Nazar İle Niyet mahiyet-i Eşyayı (anlamayı ve anlatmayı) tağyir eder.!

Derecat-ı takdir, derecat-ı fehim gibi mütefavit ve müteaddiddir.
Herkes derece-i fehmine göre takdir edebilir.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Hakikat mesleği ne demektir ?

HAKİKAT MESLEĞİ NE DEMEKTİR?

İHLAS, ŞERİAT CÜZLERİNDEN BİR CÜZDÜR. Şeriat üç cüzdür: İlim, amel ve ihlâs. "Tarikat ve hakikat; ihlâs cüz'ünün tekmili şanında, şeriate hizmet eder." (16) "Bâtın zâhiri tamamlar, onu kemâle erdirir, ikisi arasında kıl kadar ayrılık yoktur. Bu mânâda bir misal verelim, şöyle ki: Dille yalan söylememek, şeri...attır. Yalanı, hatırdan gönülden silip atmak tarikattır ve hakikattır. Şayet bu yalanı hatırdan ve gönülden silmek zorlama ve bir ameliye ile oluyorsa, bu tarikattır. Gayet kolay oluyorsa hakikattır." (17) RİSALE-İ NUR'UN MESLEĞİ HAKİKATTIR. (18) Bu demek, herşeyin hakikatini anlatmak demek değildir. Mesleğin hakikat olması başkadır, hakikatin lügat mânâsı daha başkadır. Meselâ tarikatın lügat mânâsı yol demektir. Fakat tarikat denilince beynennâs yol mu akla geliyor? Elbette değil. İşte aynen onun gibi, hakikat mesleği denilince de, bir şeyin hakikatini anlatmak, meselâ demirciliğin hakikatini, sosyalistliğin hakikatini veya müslümanlığın hakikatini anlatmak mesleği demek değildir. Tarikat-Hakikat-Şeriat üç merhaleli irşâd ameliyesinin, ikinci merhalesi ‘hakikattır’. Tarikat tabiri aslında bu üç merhalenin müşterek gidiş yoludur. Bu merhalelerden birincisi seyr-ü sülûkunu tasavvuf ilmiyle yapmakta, ikincisi hakikat ilmiyle yapmakta, üçüncüsü ise şeriat ilmiyle yapmaktadır. İslâm tarihinde tasavvuf merhalesini geçip hakikate vasıl olan zevât-ı kiram pek çoktur. Fakat hakikatin başlangıç noktası olarak alındığı, Risale-i Nur'dan başka bir meslek yoktur. Onun için şimdiye kadar tarikat tabirinin tasavvuf tabiri yerinde kullanılmasında bir beis görülmemiştir. Hatta Telvihat-ı Tis'a'da Hz. Üstad da ‘Tasavvufu tarikat namıyla...’ diyerek örfî manayı tercih buyurmuştur. Tarikatın tasavvuf mertebesinde terbiye; zikir ağırlıklı olur. Tarikatın hakikat mertebesinde terbiye; huzur ağırlıklı olur. (19) 21. Lem'adaki lamba mes'elesi ve ona mukabil tutulan ayna hakikatı hatırlanırsa bu sözümüze artık başka delil aranmaz kanaatindeyim. Netice 2: Hakikat demek; irşâd yolunda, tasavvuf ilmiyle terakki ettikten sonra, gaybdan huzura geçmek demektir. Esmâdan sıfata, velâyet-i suğradan velâyet-i vustaya intikaldir. İşte bin seneden beri, tasavvuf yolunun uzun mesafesi sonunda ancak elde edilebilen bir hali, Cenab-ı Hak Risale-i Nurlar ile hareketin başlangıç noktası yapmıştır. “Hakikatı bir meslek olarak seri-üs-seyr olan şu zamanın evladına ihsan etmiştir.” (20) Hakikatın felsefeyle ve filozoflukla hiçbir alakası yoktur.www.aczmendi.net sitesinden alınmıştır.  HAKİKATTIR. (18)   Bu demek, herşeyin hakikatini anlatmak demek değildir. Mesleğin hakikat olması başkadır, hakikatin lügat mânâsı daha başkadır. Meselâ tarikatın lügat mânâsı yol demektir. Fakat tarikat denilince beynennâs yol mu akla geliyor? Elbette değil. İşte aynen onun gibi, hakikat mesleği denilince de, bir şeyin hakikatini anlatmak, meselâ demirciliğin hakikatini, sosyalistliğin hakikatini veya müslümanlığın hakikatini anlatmak mesleği demek değildir.   Tarikat-Hakikat-Şeriat üç merhaleli irşâd ameliyesinin, ikinci merhalesi ‘hakikattır’. Tarikat tabiri aslında bu üç merhalenin müşterek gidiş yoludur. Bu merhalelerden birincisi seyr-ü sülûkunu tasavvuf ilmiyle yapmakta, ikincisi hakikat ilmiyle yapmakta, üçüncüsü ise şeriat ilmiyle yapmaktadır. İslâm tarihinde tasavvuf merhalesini geçip hakikate vasıl olan zevât-ı kiram pek çoktur. Fakat hakikatin başlangıç noktası olarak alındığı, Risale-i Nur'dan başka bir meslek yoktur. Onun için şimdiye kadar tarikat tabirinin tasavvuf tabiri yerinde kullanılmasında bir beis görülmemiştir. Hatta Telvihat-ı Tis'a'da Hz. Üstad da ‘Tasavvufu tarikat namıyla...’ diyerek örfî manayı tercih buyurmuştur.   Tarikatın tasavvuf mertebesinde terbiye; zikir ağırlıklı olur. Tarikatın hakikat mertebesinde terbiye; huzur ağırlıklı olur. (19)   21. Lem'adaki lamba mes'elesi ve ona mukabil tutulan ayna hakikatı hatırlanırsa bu sözümüze artık başka delil aranmaz kanaatindeyim.   Netice 2: Hakikat demek; irşâd yolunda, tasavvuf ilmiyle terakki ettikten sonra, gaybdan huzura geçmek demektir. Esmâdan sıfata, velâyet-i suğradan velâyet-i vustaya intikaldir. İşte bin seneden beri, tasavvuf yolunun uzun mesafesi sonunda ancak elde edilebilen bir hali, Cenab-ı Hak Risale-i Nurlar ile hareketin başlangıç noktası yapmıştır. “Hakikatı bir meslek olarak seri-üs-seyr olan şu zamanın evladına ihsan etmiştir.” (20)   Hakikatın felsefeyle ve filozoflukla hiçbir alakası yoktur.www.aczmendi.net sitesinden alınmıştır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder