Nazar İle Niyet mahiyet-i Eşyayı (anlamayı ve anlatmayı) tağyir eder.!

Derecat-ı takdir, derecat-ı fehim gibi mütefavit ve müteaddiddir.
Herkes derece-i fehmine göre takdir edebilir.

21 Aralık 2010 Salı

RİSALE-İ NUR HAREKETİ BİR TA­RİKAT HAREKETİ MİDİR?

RİSALE-İ NUR HAREKETİ BİR TA­RİKAT HAREKETİ MİDİR?
 "Cenab-ı Hakk'a vasıl olacak tarîkler pek çok­tur. Bütün hak tarîkler Kur’an'dan alınmıştır. Fa­kat tarikatların bâzısı, bâzısından daha kısa, da­ha selâmetli, daha umumiyetli oluyor. O tarikler içinde, kasır fehmimle Kur’an'dan istifade ettiğim «acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür tarîkidir...» Tari­kattan ziyade hakikattir. Şeriattır."()
"Tarîk-i Nakşı hakkında denilen: "Der-târik-i Nakşibendî lazım âmed çâr-terk; terk-i dünyâ, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk" olan fıkra-i ra'nâ birden hâtıra geldi. O hâtıra ile beraber, birden şu fıkra tulü etti:
"Der tarîk-ı ACZMENDİ lâzım âmed çâr-çiz; fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şükr-ü mutlak, şevk-i mutlak ey aziz!"()
Evet Risale-i Nur'un muhteşem müellifi, başlattığı hareketin bir tarikat olduğunu em­rediyor. "O tarikler içinde, kasır fehmimle, Kur’an'dan istifade ettiğim; acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür TARέKİDİR." buyuruyor. Bundan ileri kim söz söyleyebilir. Her Nur ta­lebesi bunu anlamaya çalışmakla mükellef­tir, bildiğini okumakla de­ğil. "Tarikattan ziya­de hakikattir, şeriattır." emrinin mânâsı sabıkan tah­kik edildi. Yani: Tasavvuf değil, hakikattir, şe­riattır. Burada da tasavvuf tarikat kelimesiyle ifa­de buyurulmuştur. Zira örfî mânâda tarikat tasav­vuf mânâsında kullanılmaktadır.
 "Der-tarîk-i ACZMENDİ..." Hz. Bediüzzaman kurduğu tarikatın is­mini ACZMENDÎ olarak em­retmiştir. Dört hatveden ibaret, tasavvuf da­ire-i aziminin tayyına mecbur olmadan, fenâ-fi-r-Resul ve fenâ-fillâh mertebelerine vasıl olan bir tarik...
"Evet hakikat-ı tarikatı -tarikatsız- feyiz suretiy­le gördüm ve bir parça aldım... Serî-üs-seyr olan bu zamanın evlâdına, kısa ve selâmet bir tarîki ih­san etmek Rahmet-i Hakîme'nin şânındandır."()
Yani tarikatın tasavvuf merhalesinin tayyına mecbur olmadan doğru­dan doğruya hakikattan başlatıp şeriata vasıl eden bir yolu buldum. Bu ta­rikat herhangi bir tarikatın devamı değildir. Zamanı pek dar olan, her türlü meşakkat ve belalara müptelâ olan şu asrın adamına, böy­le kısa ve selametli bir TARİKİ ihsan etmek Allah'ın (C.C) şanından­dır.
Sual: Risale-i Nurların birçok yerlerinde tari­kat zamanı değil diyor. Bunu nasıl izah edeceğiz?
Cevap: l- Tarikat zamanı değil, diyor, tarikat­lar iptal oldu demiyor. Demek zaman değişse hü­küm de değişebilir.
2- Tarikatla yani tasavvufla uğraşmak zamanı değil, doğrudan doğ­ruya hakikatten başlayıp, seyr-i sülûkunu tamamlamak zamanıdır. Çünkü tasav­vuf dairesini tamamlamaya ne hâl, ne zaman ve ne de şartlar müsait değildir.
3- Bu tabiri ekseriyetle mahkemelerde söyle­mişlerdir. Evet mahke­meler tarikat yeri değildir. O zaman mahkeme zamanıdır. Tarikat zamanı de­ğildir. Söz doğrudur.
4- Bu emir dahilî bir emirdir, şöyle ki: Hz. Üstad Risale-i Nur tale­belerinin kendisiyle berhayat olanlarına emrediyor ki; Risale-i Nur hiz­meti üç merhalede kemale erecektir. Şu içinde bulunduğu­muz zaman, va­zifelerimizden olan ehl-i imanın imânlarını şüphelerden kurtarmak zama­nıdır. Bü­tün gayretinizi bu noktaya teksif ediniz. İmansız­lık aklî geliyor, felsefi geliyor. Siz aynı silahlarla onlara mukabele ediniz. Zamanı gelince ehilleri or­taya çıkınca, «inşaallah hizmetimizin kalbi tasfiye, nefsi tez­kiye, ruhu tekemmül ve aklı inkişaf» () «merhaleleri layık oldukları ehemmiyet nisbetinde ele alınırlar, zira insanların risalelerden istifadele­ri herkesin kendi kemâlatları nisbetindedir
Nitekim 2. Emirdağı Lâhikasındaki bir mektup bu mes'eleyi te'vili mümkün olmayacak bir ifade ile halletmiştir. Şöyle ki "şimdiye kadar ben yalnız iman hakikatini düşünüp tarikat za­manı değil, bid'alar mani oluyor diyordum. Fakat şimdi Sünnet-i Peygamberi dâiresinde bütün oniki büyük tarikatın hülâsası olan ve tariklerin en büyük dâiresi bulunan Risa­le-i Nur dâiresi içine, her tarikat ehli, kendi ta­rikatı dairesi gibi görüp girmek lazım ve elzem olduğunu bu zaman gösterdi." II. Emir­dağ Lâhikası s: 52-53
Bu mektubu Fakir, Hulusi Efendi Hazretleri'nin (K.S) huzurunda okurken Hulusi Efendi şöy­le izahatta bulundular. "Üstad ehl-i tarikata di­yor ki; Risale-i Nur da bir tarikattır."
Netice 3: Risale-i Nur hareketi de bir mânâda tarikattır. Seyr-ü sülûkunu hakikat ilmiyle ve dört hatvede yapan bir tarikattır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder